Neden Kur’an-ı Kerim Okunuyor?

Neden duanın merkezine Kur’an yerleştiriliyor. Neden doğan bebeğin kulağına Kur’an okunur, kamet getirilir. Neden ölüm anında, ölmek üzere olan kişiye Yasin suresi okunur. Neden ölenin arkasından geride kalanlar Yasin’i – Mülk suresini okur. Neden Kur’an-ı baştan sona hatim ederiz. Niye toplanırız böyle hanelerde. Bu oda neden bu kadar geniş yapılmış. Niye “Bismillâhirrahmanirrahim” yazılmış. Niye duvarlarda “Ayetel Kürsi, Allah – Muhammed, Lâ İlâhe İllâllah Muhammedur Rasulullah” levhaları var. Niye bunlar var buralarda. Neden bu kadar çok Kur’an okunuyor bu evde. Çünkü burayı yaparken niyet; misafir ağırlamak, Kur’an okumak, komşularla, dostlarla, ahbaplarla, yeni ailelerle, hısım olunanlarla, gelin ve damatlarla, torunlarla bütün sülale bir araya gelsin, acı – tatlı her şey paylaşılsın, bu istendiği için bu haneler böyle kurulmuş.

Ne niyetle neyi yaparsanız, o niyet kıyamete kadar devam eder. Allah rızası için mabet yaparsınız, kıyamete kadar cami olarak kalır, gelen geçen dua eder. Hayırsever bir iş adamı olursunuz, “Allah’ım evlatlarıma da hayırsever olmayı nasip et” diye dua ederseniz bunu yaşarsınız. Bir insan oturduğu yerden neyi isterse onu yapma gücüne sahiptir. Oturduğu yerden bir arkadaşını düşünen hemen düşündüğü arkadaş tarafından telefonla mukabele edilir. İyilik namına ne ekersek dünyada da ahirette de onu buluruz. 

Niye Kur’an okuyoruz. Çünkü alemlerin sultanı Efendimiz (s.a.v.) Kur’an’dan bir bölüm okumadan asla dua etmezmiş. Bugün bu binanın kapısının zilini çalmadan içeri girebildik. Her zaman giremeyiz. Çünkü bugün Kur’an daveti vardı. İnsan Rabbi ile bağlantı kurmak ister, Rabbinin katına çıkmak ve huzura kabul edilmek isterse işte Kur’an’dan bir bölüm okusun.

– Hocam, ben bilmiyorum ki.
– Fatiha suresi, İhlas suresi. Bunları okuyun.
– Hocam onları da bilmiyorum.

Sübhânekellâhümme ve bi hamdik ve tebârekesmük ve teâlâ ceddük ve lâ ilâhe ğayrük.

Deseniz de kabul edilirsiniz. Çünkü orada Allah’ı tespih var, tenzih var, Rabbe hamd var. Öyleyse Rabbinizin huzuruna kabul edilmek ve duanızı arz etmek isterseniz, Kur’an’dan bir bölüm okuyunuz. Onun için önümüzde liste var. Bizden Fatiha bekleyenler var. Bildiğimiz listenin değil sadece Allah’ın indinde yazılı olanlar var.

Hz. Adem’den bugüne kadar bütün dedelerimizi, anneannelerimizi, babaannelerimizi temsilen buradayız. Hal itibariyle kendimizi temsilen buradayız. Yine biz, bizden sonraki çocuklar ve zürriyetimizi temsilen de burada bulunuyoruz. Bizden yüz sene, iki yüz sene, üç yüz sene önce dedelerimiz, babalarımız “Yarabbi! Neslimizden imansız, Kur’an’sız çıkarma” diye dua etmeselerdi biz belki bu güzel günleri yaşayamayacaktık.

– Dua yüzyıl önceden de gelir mi hocam.

Hemen sağlamasını yapalım.

Efendimiz (s.a.v.) ne diyor. “Ben atam Hz. İbrahim (a.s.)’ın duasının tecellisiyim.”

Bu ne demek. Eğer Hz. İbrahim benden önce dua etmeseydi ben bugün bunları göremeyecektim. Öyleyse neslin duaya ihtiyacı var.

– Peki hocam, daha hayata gelmemiş çocuklar ve zürriyet için dua edilir mi?

Ona da dua edilir. Zira yine Efendimiz (s.a.v.), kıyamete yakın dönemde yaşayacak ümmeti için şöyle dua edermiş.

Onlar küçücük bir sünneti icra ettiklerinde (Mentemesseke bi sünneti) “Kim benim bir sünnetime yapışırsa, tutarsa, yaparsa.”

Ne zaman;   (inde fesade ümmeti) “Ümmetimin bozgunculuğa düştüğü anda, bozulmaya başladığı anda.”

Kim benim bir sünnetimi icra ederse;  Nedir sünnet.

Selamun aleyküm, su içer misin? Bir şey ikram edebilir miyim? (fe lehu ecru mieti şühüdin) “Ona tam yüz şehit sevabı vardır.” Buyuruyor alemlerin sultanı.

Ta o günden bu günlere, kıyamete değin insanların gireceği sevabı, duayı yapan ve hatırlatan bir peygamber. Öyleyse biz kendimiz ve bizden sonra doğacak olan zürriyetimiz için de dua edebiliriz. Ben bu sohbeti dünya çapında bir alimden dinledim. Dünya çapında bir alim hatırlattı bunu. Bugün burada sadece kendinizi  değil, kıyamete değin geleceğinizi de kararlaştırabilirsiniz.

– Neyle hocam.
– Dua ile.

Ne yapıyoruz. Apartmanlar bırakıyoruz çocuklarımıza.Tertemiz bir soyadı bırakayım çocuğuma, şanımız, şerefimiz, namımız yürüsün istiyoruz. Nam; şöhretle, parayla değil, imanla, Kur’an’la, ihlasla olur. Alemlerin sultanı vefat ederken neyi vardı. Hiçbir şeyi yoktu. Evde emanet olarak ne varsa hepsini dağıttırdı, hepsini götürün dedi. Demek ki öte aleme hiçbir şey götüremiyoruz.

– Hocam bir şey kazanmayalım mı? Tapu almayalım mı? Mal – mülk edinmeyelim mi?

Elbette ama onu tek emel yapmayalım. Öte aleme; “illâ men etâllâhe bi kalbin selim.” O gün ne mal, ne de evlat fayda verir. Sadece tertemiz bir kalp Allah’ın huzuruna gelirse, Allah onu kabul eder diyor.

Sevgili dostlar,

Ben hoca olarak, hafız olarak, bu işleri seven, severek yapan ve böyle ortamlarda çok bulunan bir kardeşiniz olarak bile güvenmiyorum okuduğum Kur’an’a, yaptığım hayırlara, hizmetlere. Çünkü geceyi uykuda, uykuyla değil, teheccütle geçiren var, bizden daha çok koşan var, daha çok hizmet eden var, her halini ilimle, amelle süsleyen var. Ne babamıza, ne yaptıklarımıza hiçbir şeyimize güvenmeyelim. Ama ihlas ve imanımıza dikkat edelim. Onlar varsa yanlışlar bile güzelleşir. Allah kusurlarla beraber kabul eder.

Şuan bulunduğunuz ortamda melekler hazır bulunuyor.

– Hocam nereden biliyorsun. Nasıl böyle kesin konuşuyorsun.

Ben söylemiyorum.

Efendimiz (s.a.v.) “Tenzilu’r-rahmeti inde zikri’s-salihin”  Salih, doğru, dürüst, ilkeli olan kimselerin Allah’ı zikrettiği yere, Allah’ın adını zikrettiği yere rahmet yağar.

– Rahmeti kim getirir.
– Melekler getirir.

Kur’an okunan yere melekler iner. Kur’an okuyan kişinin alnından öper. Kur’an okunan yere melekler nur yağdırır. Desinler diye Kur’an okutmaz kimse. Kur’an okunduğu zaman gönüller ferahlar. Onun için bugün buradayız. Onun için Kur’an-ı Kerim’e çokça sarılıyoruz. Doğumda, ölümde, askerde, nişanda, merasimde her yerde Kur’an okutmuş ecdad. Biz de onlardan kalanı devam ettiriyoruz.

– Hocam ben bir şey anlamıyorum okunan Kur’an’dan.

Hiçbir şey anlamayan, Müslüman olmayan insanlar bile Kur’an dinlerken ağlıyorlar. “Bir insan Kur’an dinlerken, Kur’an okunurken ağlayamıyorsa niye ağlayamadığına ağlasın” der Allah dostları.

Kur’an-ı Kerim hüzünle okunur, hüzünle dinlenir. Okuyan sizin kadar takva sahibi olmasa da Kur’an-ı okutan Allah’tır. Sizden başka dinleyen melekler vardır. Böyle bir ortamda bulunmanın şerefi size de tüm insanlığa da yeter.

Allah kabul eylesin.

Paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Pinterest

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Türkçe Mealli Ok Takipli Kur'an-ı Kerim Hatmi
Her Gün Sabah Saat 6'da YouTube Kanalımızda