Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (S.A.S) dünyaya teşrif ettiği gün olan Mevlid Kandili’ni Aliağa Belediyesi’nin ev sahipliğini yaptığı dev bir organizasyonla idrak ettik.
Birbirinden kıymetli hafızların konuk olduğu ‘Mevlit Kandili Özel Programı’na hiç kuşkusuz damgasını vuran Eğitimci Yazar Hafız Selman Okumuş oldu.
Kur-an’ı Kerim Okuma yarışmalarında dünya birincilikleri olan Selman Okumuş, Türkiye’nin en sevilen din alimlerinden biri…
Öyle ki adı bende saklı ateist bir meslektaşım bana: “Selman Hoca’yı dinleyince insanın Müslüman olası geliyor“ diyerek, Selman Okumuş ‘un programlarından çok etkilendiğini söyledi.
İnsanı dinlerken mest eden sesiyle Kur-an-ı Kerim tilaveti, ayet ve Hadis-i Şeriflerle desteklediği doyumsuz sohbeti, binlerce katılımcıyla sahneden kurduğu sıcak ilişki ve özellikle de çocuklara verdiği değer onu farklı kılan özelliklerin başında geliyor.
Ne mutlu Selman Okumuş’a…
Zira İslam’ı yasaklar dini olarak göstermek art niyetten başka bir şey değildir.
İnsanlara sevgiyle, sabırla ve hoşgörüyle İslam’ın güzelliklerini anlatan ve sevdiren Selman Okumuş ile Aliağa’da katıldığı program sonrasında kısa bir süre de olsa ayaküstü biraz sohbet etme şansını yakaladım.
Malumunuz son dönemde İslamofobi‘nin yükselişi yeniden dünya gündemine geldi. Bazı güçler tarafından İslam dini, sanki terör dini imiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Öte yandan İslam adı altında katliamlar yapılıyor.
Hâlbuki bize barış dini İslâm’ı getiren kutlu peygamberimiz, mecbur kalıp savaştığı zaman bile vuruşma hukuk ve ahlâkına titizlikle sadık kalmıştır.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.S) ümmetinden biri olarak ben; adaletin, merhametin, şefkatin, hoşgörünün ve barışın dini olan İslam’ın ‘terör ve terörist’ gibi kavramlar ile anılmasından son derece rahatsızım…
Bu noktada yaşadığım rahatsızlığı ve endişelerimi kıymetli Hocamız Selman Okumuş ile paylaştım.
Selman Hoca söyledikleriyle bir nebzede olsa yüreğime su serpmiş oldu.
İslam aleminin bu kaos döneminde beni umutlandıran, moral veren Selman Okumuş’un söyledikleri vesile oldu bu yazıyı kaleme almama…
Hâsılı Sayın Okumuş’un söylediklerini aynen aktarıyorum şimdi size:
“Peygamber efendimiz hem imamdı, hem önderdi, hem komutandı hem de İslam Ümmet’inin başıydı.
Müslüman basiret sahibi olacak, akıllı olacak, ticaretini, diyanetini, siyasetini her şeyini basiret içinde yapacak.
Biz Türkiye olarak güçlü bir ülkeyiz. Çok zengin toprakların üzerindeyiz ve büyük bir mirasın devamıyız.
Yükselen bir Türkiye’nin devamıyız, bunu iyi kucaklamalıyız. İnsan servetine sahip çıkmalıyız. Bu servete sahip çıkmakta, okumakla, paylaşmakla, dünyayı gezerek, dünya insanını anlayarak; İslam’ın niteliğini, niceliğini, güzelliğini bilerek ve göstererek İslamofobi’yi yenebiliriz. Bütün kötü faaliyetlerden uzak olduğumuzu, esenlik veren, düşeni kaldıran bir dinin mensupları olduğumuzu ancak yaşayarak ve görerek anlatırız. İslam alemi bir biri ile hem fikir olmalıdır. Değerlerini paylaşmalı ve bu değerler ile tüm dünya insanına kendisini anlatabilmelidir. İslam’ın neşesini verebilmelidir. Diğer aleme gittiğimizde bunun hesabını verebilmek çok ağır olacaktır. Bizler maneviyat zengini isek bunu başkalarına gösterebilmeliyiz. Eğer bunun tam tersini yapıyorsak ve savaşlara neden oluyorsak bu da bizim acizliğimiz, eksikliğimizdir, Allah’a veremeyeceğimiz hesabımızdır. Dolayısı ile Aliağa bu meşaleyi yaktı. Bu meşaleyi başka şehirlere başka topraklara yayma zamanıdır. Yüce rabbim, bu akşam yaptığımız duaların tesirini kısa zamanda görmeyi, Müslüman ülkelerinin içine düştüğü zor durumdan kurtulmasını nasip eylesin
Selman Hoca’nın “biz büyük bir mirasın devamıyız” ifadesi aslında her şeyi anlatmaya yetiyor. Bir düşünsenize Osmanlı’nın bir Vali’yle yönettiği topraklara, günümüzde dünyanın süper güçleri tankla, topla hükmedemiyor!
Mevzu derin, ama yine de sonsöz niyetine bir şeyler söylememiz gerekirse;
Ne mutlu ki bizler; barış dini İslam’ın Peygamberi Hz Muhammed’in ümmetiyiz.
Asırlar boyunca 3 kıtaya adalet ve hoşgörüyle hükmeden Osmanlı’nın devamıyız.
“Bizim dinimiz en makul ve en tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur” diyerek, İslam dinini en güzel biçimde tanımlayan, son İslam Ordusu’nun Muzaffer Komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz.
Hasan Eser / Yeni Vizyon Gazetesi